T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
|
|
|
Sayı |
:
|
B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 68-714 |
23/02/2012
|
Konu |
:
|
Aktife alınan binek araç giderlerinin hasılattan
indirilip indirilmeyeceği |
|
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, mali müşavirlik
hizmetinden dolayı serbest meslek kazancı mükellefi olduğunuzu,
2004 yılında aldığınız binek otomobilinizi serbest meslek
faaliyetinizde kullanmak istediğinizi bundan dolayı binek
otomobili için amortisman ayrılıp ayrılamayacağı, alış
faturasındaki ÖTV ve KDV’nin maliyet bedeline dahil edilip
edilmeyeceği, aracınızı sattığınızda satış bedelinin tamamının
mı kar veya zarar olacağı, zarar çıkması halinde serbest meslek
kazancınızdan indirim olarak dikkate alınıp alınamayacağı,
sigorta giderlerinin taksitler halinde ödenmesi halinde
taksitlerin ödendiği tarihte mi yoksa poliçe tarihinde mi gider
yazılacağı, eşinin sigortalı çalıştırılması halinde serbest
meslek kazancının eşe ödenen ücretin gider olarak dikkate alınıp
alınmayacağı ile mesleki sorumluluk sigorta ödemelerinin gider
yazılıp yazılmayacağı hususlarında bilgi talep edildiği
anlaşılmakta olup Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretin
Tarifi” başlıklı
61 inci maddesinde; Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine
bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve
ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir.” denilmiş olup aynı Kanunun “Serbest
Meslek Kazancının Tarifi” başlıklı 65 inci maddesinde ise;
” Her
türlü serbest mesleki faaliyetinden doğan kazançlar serbest
meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi
veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette
olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk
altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmüne
yer verilmiştir.
Anılan Kanunu’nun “Serbest
Meslek Kazancının Tespiti” başlıklı 67 nci maddesinin
birinci fıkrasında;“Serbest
meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti
karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer
suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden
bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra
kalan farktır.” hükmüne
yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un “Mesleki
Giderler” başlıklı 68 inci maddesinde ise; “serbest
meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan
indirilir:
1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri
olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile
ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını
indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine
amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş
yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider
yazabilirler.).
2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin
müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç
giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve
aidatın geri alınmamak üzere Türkiye’de kain sigorta
şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması
ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz
bulunmaları şartıyla) ile 27′nci maddede yazılı giyim giderleri.
…
4. Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve
envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre
ayrılan amortismanlar (amortismana tâbi iktisadi kıymetlerin
elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre
hesaplanacak zararlar dahil).
5. Kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan
taşıtların giderleri.
…
8. Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına
ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere
ödenen aidatlar.
9. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili
ayni vergi, resim ve harçlar.” gider
olarak dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, mesleki mali sorumluluk sigortasının şahıs sigortası
kapsamına girip girmediği yönünde Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı’ndan bilgi istenmiş ve konu ile ilgili olarak
alınan 17/12/2010 tarih ve 58352 sayılı yazıda, “….Bilindiği
üzere, sigortacılık mevzuatında ayrım can ve mal sigortaları
şeklinde yapılmıştır. Anılan sigorta da şahsı değil şahsın
sorumluluğu nedeniyle mal varlığında meydana gelecek zararları
sigortalayan bir mal sigortasıdır. Dolayısıyla, bu sigorta
türünün anılan maddede yer alan “şahıs sigortası” kapsamında
değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.” denilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “İspat
Edici Kâğıtlar” başlıklı 227 nci maddesinde; “Bu
Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü
şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların
tevsiki mecburidir.” denilmiş,
anılan Kanunun 234 üncü maddesinde ise; “Birinci
ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit
edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek
erbabının ve çiftçilerin; “Vergiden muaf esnafa; Yaptırdıkları
işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi
yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası
vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu
belge birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan
kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya
için de tanzim edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, anılan Kanunun 269 uncu maddesinde ise; “İktisadi
işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile
değerlenir.
Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi
değerlenir;
3. Gemiler ve diğer taşıtlar;” hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu Kanun’un “Gayrimenkullerde
Maliyet Bedeline Giren Giderler” başlıklı 270 inci
maddesinde;“Gayrimenkullerde,
maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı
giderler girer:
1. Makine ve tesisattan gümrük vergileri, nakliye ve montaj
giderleri;
2. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının
tesviyesinden mütevellit giderler.
Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri
ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini
ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte
mükellefler serbesttirler.”hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 313 üncü maddesinde; “İşletmede
bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya
kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269′uncu madde
gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin,
alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci
kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun
hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.”
denilmiş, anılan Kanun’un 320 nci maddesinde ise; “Amortisman
süresi kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Bu sürenin yıl
olarak hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan nispete
bölünür. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin
kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu
amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere,
işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap
dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi
kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet
eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok
edilir.
Her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede nazara
alınabilir.
Amortismanın herhangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan
nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi
uzatılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Amortismana
Tabi Malların Satılması” başlıklı
328 inci maddesinde ise; “Amortismana
tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile
bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark
kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter
tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan
mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider
kaydederler.
Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar
düşüldükten sonra kalan meblağdır.
Devir ve trampa satış hükmündedir.
Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin
mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare
edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu
takdirde, satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini
karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre
ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde
kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir.
Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi
halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir.
Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında
kullanılan kar, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine
göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup
tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin
amortismanına devam olunur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yasanın Geçici 5 inci maddesinde ise; ticari,
zirai veya mesleki kazançları dolayısıyla yeniden Gelir
Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan
mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek
erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli,
maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki
rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerleneceği, ancak, bu
kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek
usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar
tutarının bu değerden düşülerek bakiyesinin amortismanına devam
olunacağı ifade
edilmiştir.
Öte yandan, amortisman uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 333,
339, 365, ve 389 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğ’lerinde belirlenmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre Türkiye’de
ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV ye tabidir.
Anılan Kanunun 30/b maddesinde ise faaliyetleri kısmen veya
tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere
işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında
gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı
hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 23 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “1.Binek
Otomobillerinin Katma Değer Vergisi” başlıklı bölümünde, indirim
konusu yapılamayan bu verginin Gelir ve Kurumlar Vergisi
Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet
unsuru olarak dikkate alınabileceği açıklanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
1. Söz konusu aracın envantere dahil edilmesi mümkün olup, bu
aracın envanter defterine kayıt edilebilmesi için gider pusulası
düzenlenmesi gerekmektedir.
2. 2004 yılında iktisap edilen aracın 333 sıra No.lu Vergi Usul
Kanunu Genel Tebliği’ne ekli listenin “6.1. Otomobiller ve
taksiler (Jipler ve arazi taşıtları dahil)” bölümünde
değerlendirilerek, faydalı ömrünün 5 yıl, amortisman oranının
ise %20 olarak dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre
amortisman süresinin başlangıcı aracın iktisap edildiği tarih
olup, araca ait amortisman ayırma süresi dolmuş olduğundan,
amortisman ayrılabilmesi mümkün bulunmamaktadır.
3. Söz konusu araç için ödenen ÖTV ve KDV’nin maliyet bedeline
eklenmesi veya gider olarak dikkate alınması ihtiyari olup
aracın maliyet bedeli üzerinden envantere dâhil edilmesi
gerekmektedir. Ancak, aracın maliyet bedelinin tespit
edilememesi veya bilinmemesi halinde, aracın alış tarihindeki
rayice göre tahmin olunacak bedel ile envantere dâhil edilmesi
mümkündür.
4. Mesleki faaliyette kullanılmak üzere alınan ve envantere
dahil olan taşıtların satılması durumunda envantere kayıtlı
değer ile satış bedeli arasındaki tutarın, amortisman ayrılmış
ise maliyet bedelinden ayrılan amortismanlar indirildikten
sonraki kalan tutar ile satış bedeli arasındaki tutarın kar veya
zarar olarak tamamının serbest meslek kazancının tespitinde
dikkate alınması gerekmektedir.
5. Envantere dahil edilen araca ilişkin olarak ödenen taşıt
sigorta ve kasko sigorta giderleri ödendiği dönemin gideri
olarak dikkate alınması gerekir.
6. İşyerinde eşin ücretli olarak fiilen çalışması halinde ise
eşe ödenen ücretin ücret bordrosunda gösterilerek
vergilendirilmesi kaydıyla kazancınızın tespitinde gider olarak
dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
7.Mesleki sorumluluk sigortası türünün “şahıs sigortası”
kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından ve mali
müşavirlik hizmeti için yaptırılması hususunda kanuni zorunluluk
bulunmaması nedeniyle serbest meslek kazancının tespitinde gider
olarak yazılması veya vergi matrahının tespitinde beyanname
üzerinden indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.
8. Almış olduğunuz binek otomobil için yüklenilen KDV’nin
indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu KDV gelir
vergisinin tespiti bakımından doğrudan gider yazılabileceği
gibi, otomobil maliyetinin bir unsuru olarak da dikkate
alınabilecektir. Ayrıca, bahse konu mükellefin serbest meslek
faaliyetinde kullanmak üzere aldığı binek otomobili satması
halinde bu işleme KDV oranlarının tespitine ilişkin 2007/13033
sayılı Kararname uyarınca % 1 oranında KDV uygulayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
EKLER : |
1- özelge talep formu
2- İVDB görüşü (özelge talep formu devamı)
3- KDV’nin görüşü
4- KDV’den görüş sorma
5- özelge taslağı
6- Vergi Usul’ün görüşü
7- Vergi Usul’den görüş sorma
8- Vergi Usul örnek özelge |
(*)
Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine
dayanılarak verilmiştir.
(**)
İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin
olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun
işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh
edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve
tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır
0 yorum:
Yorum Gönder